Sanayide yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma zirvesi gerçekleşti

Sanayide yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma zirvesi gerçekleşti

Sanayide Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi gerçekleştirildi.

Esasında kaynakların etkin kullanımıyla beraber iklim değişikliğinin yaşanması sonucunda yeşil dönüşüm kavramı ortaya çıkmıştır. Yeşil dönüşümle birlikte çevresel sürdürülebilirlik sağlanırken ekonomik anlamda da sağlıklı bir süreç hedeflenmiştir.

Yeşil dönüşüm kavramı ekonomik faaliyetlerin çevreye uygun şekilde tasarımının sağlanarak üretim ve tüketim başta olmak üzere geniş bir çerçevede, özellikle de sanayide dikkatle ele alınmaktadır. Buna bağlı olarak yeşil mutabakat eylem planı kapsamında; sınırda karbon düzenlemeleri, yeşil ve döngüsel bir ekonomi, temiz, ekonomik ve güvenli enerji arzı, yeşil finansman, iklim değişikliği ile mücadele, diplomasi, avrupa yeşil mutabakatı bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri,sürdürülebilir akıllı ulaşım,sürdürülebilir tarım gibi konular ele alınmaktadır.

Sanayide sürdürülebilirliğin sağlanması aslında elimizdeki doğal kaynakların en etkin bir biçimde değerlendirilmesi ve bunu yaparken çevre kirliliğinin önüne geçilerek toplum refahının oluşturulabilmesiyle ilişkilidir. Bu nedenle yeşil dönüşümün ve sanayide sürdürülebilirlik kavramlarının hem insan kaynaklarını yönetirken hem de değişim ve dönüşümde yapılması gereken yeniliklere duyulan ihtiyaç sonucunda çıktığı söylenebilir.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un katılım sağlamasıyla Bilkent Otel’de ANGİAD tarafından “Sanayide Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi” gerçekleştirildi. Ankara Genç İş İnsanları Derneği (ANGİAD) Başkanı Ertuğrul Onat dayanışma ve işbirliğine hazır olduklarını bildirirken iklim değişikliğiyle mücadelede sanayide bir dönüşümün şart olduğundan yola çıktığını ifade etti.

Ertuğrul Onat, yaptığı bu konuşmada iklim değişikliğinin de çevre sorunlarının da hem Türkiye’nin hem de Dünya’nın ortak bir meselesi haline geldiğini dile getirdi. Onat, sanayiciler olarak bu durumu engellememizin önemli olduğunu ve yeşil dönüşüm ile döngüsel ekonomi anlayışını ülkemizin her alanına yayabilmek için çabalamamız gerektiğini, doğanın devamlı olarak kan kaybettiğini ifade etti.

Onat, Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan himayesindeki bu süreçte BM tarafından 30 Mart’ın “Uluslararası Sıfır Atık Günü” ilan edildiğini anımsattı. Onat: “Bu gelişmeler bizim için yol gösterici oldu. Bizler, sivil toplum kuruluşları ve sanayiciler olarak Sıfır Atık Projesi’ni desteklemek ve milli harekete dönüştürmek için elimizden geleni ortaya koymalıyız.”dedi.

Onat, gelecek kuşaklara daha sağlıklı bir dünya bırakmak için çabalamaya başlanması gerektiğine dikkati çekerek, sıfır emisyon hedefiyle iş insanlarının desteklenmesi, eski sanayi alanlarının taşınması, sanayide sıfır atık modeli, atık arazilerin yenilenebilir enerji üretimi için tahsis edilmesi gibi çalışmaları oldukça değerli bulduklarından bahsetti. Ayrıca Onat, kimsenin bu sorunlara karşı kayıtsız kalamayacağını ifade ederek “İklim değişikliğiyle mücadelede sanayide dönüşümün şart olduğu gerçeğinden yola çıkarak tüm ortaklarla dayanışma ve işbirliğine hazır olduğumuzun altını çizmek istiyorum.” dedi.

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, Onat’ın bu cümlelerine ek olarak kuraklık, seller ve orman yangınları gibi hayatı tehdit eden bu sorunların, tüm dünyayı olumsuz etkilediğine dikkat çekerek BM’nin bu alanda gerçekleştirdiği çalışmalarla Kyoto Protokolü ve Paris İklim Anlaşması gibi adımları attığını söyledi. Baran, Türkiye’nin de taraf olduğu Paris İklim Anlaşması’na göre, karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik adımların atılması gerektiğini söyledi.

Devamında ise Avrupa Birliği (AB) tarafından Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın devreye alındığını dile getiren Baran, bu mutabakat çerçevesinde de sınırda karbon düzenlemesi uygulamasının başlatıldığını ifade etti. Baran, 2026 yılından itibaren iklim değişikliğiyle ilgili sınırda vergi uygulanacağını belirtti ve devamında “Avrupa ‘2026 itibarıyla ithal ettiğim ürünlerde vergilendirme yapacağım.’ dedi. AB’nin sınırda karbon uygulamasına dair gerekli düzenlemeleri yapmazsak ödeyeceğimiz vergileri göz önüne getirdiğimizde önemli sıkıntı yaşayacağımızı biliyoruz.” Diyerek cümlelerini tamamladı.

Baran, bu alanda yürütülen faaliyetlere sanayiciler ve ticaret erbaplarının da destek olması gerektiğini ifade ederek “Hepimiz birbirimize kenetlenip bu işin çözümüyle ilgili taraf olmak zorundayız. Eğer olmazsak 2026 sonrası ödeyeceğimiz vergilerle yapacağımız ihracatın karını AB’ye bırakmak zorunda kalacağız. Gerçekten önemli bir konu. Bundan sora atılması gereken adımları atmazsak bizden sonraki nesilleri zor günler bekliyor.” dedi.

ATO olarak bu alanda yapmayı planladıkları faaliyetlere yönelik de açıklama yapan Baran, şöyle konuştu:
“Yeşil Dönüşüm Ofisi adı altında bir birim oluşturuyoruz. Ticaret yapan insanlarımızın, KOBİ’lerin nasıl yol alacaklarıyla ilgili teknik destek vereceğimiz, yol haritasını çizeceğimiz Yeşil Dönüşüm Ofisi kurma hazırlığı içindeyiz. Bunu da yakın zamanda hayata geçireceğiz. Ülke olarak bu işin üstesinden geleceğimizi düşünüyorum. Karbon nötr sürecine giderken gereken tüm adımları atmamız gerektiğini düşünüyorum.”

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç da iklim değişikliğinin, küresel ekonomiyi derinden etkileyen en büyük ekolojik problemlerden biri olduğuna eğilerek, Türkiye’nin iklim değişikliğinin olumsuz etkileri bakımından risk altındaki ülkelerden biri olduğunu dile getirdi.

Toplam 13 bin ilin incelenmesiyle gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, global emisyonun yüzde 18’inin en çok karbon ayak izi olan ilk 100 ilden geldiğini söyleyen Ardıç, şunları ifade etti:

“Ankara bu listede 80’inci sırada bulunuyor. Ankara Sera Gazı Emisyon Envanteri Raporu’na göre, ilimizdeki toplam emisyonun yüzde 11’i imalat ve inşaat, yüzde 5’i ise çimento sektöründen kaynaklanıyor. Durum böyleyken sorumluluklarımızı kabul edip sürdürülebilir bir üretim anlayışıyla hareket etmemiz büyük önem arz ediyor. Yani kirlettik temizleyeceğiz, borçlandık borcumuzu ödeyeceğiz. İklim değişikliğiyle mücadelenin omurgasını oluşturan Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın derin bir dönüşüm programı olduğunun farkındayız. Şirketlerin sürdürülebilir başarı elde edebilmesi için finansal performansları yeterli değil. Şirketlerin toplum ve çevre için yarattıkları finansal olmayan değerlerini de ortaya koymaları ve sürdürülebilirlik risklerini doğru şekilde yönetmeleri gerekiyor. Tüm başarı hedeflerimizden de ötede çocuklarımıza en az bizim yaşama imkanı bulduğumuz kadar yeşil bir dünya bırakma hedefine odaklanmalı ve geleceğe olan borcumuzu ödemeliyiz. Çözüm çok açık, iklim krizine neden olan sera gazı emisyonlarını azaltmak için fosil yakıt kullanımını bir an önce terk etmek, tüketimi azaltmak ve negatif emisyon teknolojilerini geliştirmek.”

Ayrıca Ardıç, yönetim kurulu başkanlığını yaptığı dönemde, ASO 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) yeşil ve döngüsel ekonomiye geçişte sanayiciye yol göstermek amacıyla “Sanayinin Yeşil Rotası Projesi”ni yürüttüklerini dile getirerek şunları söyledi:

“Bunların yanı sıra enerji ve çevre yönetim sistemleri konusunda, sanayicilerimize belgelendirme hizmeti vermek üzere TÜRKAK akreditasyon süreci başlatıldı. Dünya Bankası finansmanıyla ‘Atık Ayrıştırma ve Biyogaz Tesisi’ kurulumu için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızdan ön onay alındı. ASO 2. OSB olarak ‘Yeşil OSB’ olmak üzere Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına gerekli başvurular yapıldı. Sürdürülebilir gelecek için sanayide dönüşümün şart olduğunun bilinciyle ASO 2 OSB’de temelini attığımız ekolojik sanayi kültürünü ASO bünyesinde sürdürme gayretindeyiz. ASO olarak, uzun vadeli hedeflere odaklanan, topluma faydayı gözeten, ekosisteme karşı sorumlu bir sanayi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Sürdürülebilir üretim yolunda Ankara sanayisinin yanındayız.”

YORUMLAR YAZ